UMRE NEDİR?
Sözlükte; ziyaret etmek, uzun ömürlü olmak, evi mamur etmek, bir
yerde ikamet etmek, korumak, malı çok olmak ve Allah'a kulluk etmek
anlamlarındaki "a-m-r" kökünden türeyen umre; belirli bir zamana bağlı
olmaksızın ihrama girip Kâbe'yi tavaf edip Safa ile Merve arasında sa'y
yaptıktan sonra tıraş olup ihramdan çıkmak suretiyle yerine getirilen
bir ibadettir.
Hac ibadetinden farkı, bir zamanla sınırlı olmaması, Arafat ve Müzdelife vakfesi ile kurban kesme ve şeytan taşlama görevlerinin bulunmamasıdır. Bu bakımdan hacca, "hacc-ı ekber" (büyük hac), umreye de "hacc-ı asgar" (küçük hac) denir.
Umrenin iki farzı vardır. İhram ve tavaf. Bunlardan ihram şart, tavaf rükündür. Vacipleri ise sa'y ile traş olup ihramdan çıkmaktır.
UMRENİN ZAMANI
Haccın ancak hac aylarında yapılabilmesine karşılık umre için belirlenmiş her hangi bir zaman yoktur. Arefe ve bayram günleri (teşrik tekbirlerinin getirildiği 5 gün) dışında her zaman umre yapılabilir.
Arefe günü sabahından bayramın 4. günü güneş batıncaya kadarki süre içinde umre yapmak tahrimen mekruhtur. Çünkü bu günler hac menasikinin yapıldığı günlerdir.
Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerine göre hac için niyetli olmayanlar; teşrik günleri dâhil yılın her gününde umre yapabilirler.
Maliki mezhebine göre hac için niyetli bulunanlar, bayramın 4. günü güneş batıncaya kadar, Şafii mezhebine göre ise veda tavafı dışında haccın bütün menasiki tamamlanmadıkça umre yapamazlar.
Umrenin Ramazan ayında yapılması daha faziletlidir. Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam,
"Ramazan ayında yapılan umre, hacca denktir" buyurmuştur. (Tirmizî, Hac, 90. III, 276.)
UMRENİN HÜKMÜ
Müslüman'ın ömründe bir defa umre yapması Hanefi ve Maliki mezheplerine göre müekked sünnet, Şafii ve Hanbeli mezhebine göre ise farzdır.
Hanefi bilginlerden umrenin, vitir namazı, kurban ve fıtır sadakası gibi vacip olduğu görüşünde olanlar da vardır.
Umrenin hükmü konusundaki ihtilaf; "Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın..." (Bakara, 2/196.) anlamındaki ayete getirilen farklı yorumlar ile bu konuda farklı rivayetlerin bulunmasından kaynaklanmaktadır.
Âyet-i kerime, farz olsun nafile olsun hac ve umre ibadetine başlanınca bu görevin yarım bırakılmayıp tamamlanması gerektiğini ifade ettiği gibi "Orucu akşama kadar tamamlayın" (Bakara, 2/187.) anlamındaki ayette olduğu gibi "hac görevini yerine getirin" (ekimü) anlamını da ifade eder.
İmam Şafii ve İmam Ahmed b. Hanbel, bu ayeti hac ve umre görevini yerine getirin şeklinde bir emir olarak anlamışlar, umrenin farz olduğu içtihadında bulunmuşlardır. Ayrıca şu rivayetleri de görüşlerine delil olarak almışlardır:
Hz. Aişe,
-"Ey Allah'ın Elçisi! Kadınların cihat yapması gerekli midir"? diye sormuş,
Hz. Peygamber aleyhisselatu vesselam,
-Evet, (onlara) içinde savaş bulunmayan cihat (yani) hac ve umredir gereklidir" buyurmuştur. (İbn Mâce, Menasik, 8, II, 968. Şirbînî, II, 206-207.)
"Umre küçük hacdır", (Muğnî, V, 14.)
Sahabeden Ebü Rezin el-Ukeyli,
- "Ey Allah'ın Elçisi! Babam ihtiyar bir insandır. Ne hac ve umre ne de yolculuk yapmaya gücü yeter. (Ne yapması gerekir)" diye sormuş,
Hz. Peygamber aleyhisselatu vesselam da,
-"Babanın yerine sen hac ve umre görevi yap" buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Menâsik, 26. II, 402. İbn Mace, Menasik, 10, II, 970.)
Umrenin farz olmadığı görüşünde olanlar ise;
"...Gücü yetenlerin haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır" (Al-i İmrân, 3/ 97.) anlamındaki ayette ve İslam'ın beş temel esasını beyan eden hadis-i şerifte umrenin geçmemiş olmasını umrenin farz olmadığına delil getirmişlerdir. Şu hadisleri de görüşlerine delil olarak zikretmişlerdir:
"Hac, farz, umre nafile bir ibadettir" (İbn Mâce, Menâsik, 8, II, 968. Tirmizî, Hac, 88. III, 270. Kâsânî, II, 226.Taberî, II, 2/212. Muğnî, V, 13.)
Cabir ibn Abdullah'ın bildirdiğine göre bir sahabi Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam'a
- "Ey Allah'ın Elçisi! Umre farz mıdır diye sormuş,
Hz. Peygamber aleyhisselatu vesselam da,
- "Hayır, umre yapman senin için daha hayırlıdır" buyurmuştur. (Taberî, II, 2/212.Tirmizî, Hac, 88. III, 270. Ahmed, III, 316. )
Umrenin farz olduğu içtihadında bulunanların görüşlerine delil olarak zikrettikleri hadiste geçen "umreye küçük hac" denilmesini "sevabını beyan içindir" şeklinde açıklamışlardır.
Abdullah ibn Ömer'in bildirdiğine göre Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam dört defa umre yapmış, (Tirmizî, Hac, 93. III, 275) umre yapılmasını teşvik etmiş ve;
"Umre, daha sonraki umreye kadar, ikisi arasında işlenen günahlar için kefifrettir. Allah katında makbul haccın karşılığı ise ancak cennettir" (Tirmizî, Hac, 90. III, 272.) buyurmuştur.
UMRENİN FAZİLETİ
Umrenin faziletine ilişkin bazı hadis-i şerifler vardır. Bunlardan ikisinin anlamı şöyledir: “Umre, diğer bir umre ile arasındaki günahları siler.” (Müslim, Hac, 437 Hadis No:1349) “Ramazan’da yapılan umrenin sevabı bir haccın sevabına denktir." (İbn-i Mace, Menasik, 45 Hadis No:2991)
Hac ibadetinden farkı, bir zamanla sınırlı olmaması, Arafat ve Müzdelife vakfesi ile kurban kesme ve şeytan taşlama görevlerinin bulunmamasıdır. Bu bakımdan hacca, "hacc-ı ekber" (büyük hac), umreye de "hacc-ı asgar" (küçük hac) denir.
Umrenin iki farzı vardır. İhram ve tavaf. Bunlardan ihram şart, tavaf rükündür. Vacipleri ise sa'y ile traş olup ihramdan çıkmaktır.
UMRENİN ZAMANI
Haccın ancak hac aylarında yapılabilmesine karşılık umre için belirlenmiş her hangi bir zaman yoktur. Arefe ve bayram günleri (teşrik tekbirlerinin getirildiği 5 gün) dışında her zaman umre yapılabilir.
Arefe günü sabahından bayramın 4. günü güneş batıncaya kadarki süre içinde umre yapmak tahrimen mekruhtur. Çünkü bu günler hac menasikinin yapıldığı günlerdir.
Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerine göre hac için niyetli olmayanlar; teşrik günleri dâhil yılın her gününde umre yapabilirler.
Maliki mezhebine göre hac için niyetli bulunanlar, bayramın 4. günü güneş batıncaya kadar, Şafii mezhebine göre ise veda tavafı dışında haccın bütün menasiki tamamlanmadıkça umre yapamazlar.
Umrenin Ramazan ayında yapılması daha faziletlidir. Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam,
"Ramazan ayında yapılan umre, hacca denktir" buyurmuştur. (Tirmizî, Hac, 90. III, 276.)
UMRENİN HÜKMÜ
Müslüman'ın ömründe bir defa umre yapması Hanefi ve Maliki mezheplerine göre müekked sünnet, Şafii ve Hanbeli mezhebine göre ise farzdır.
Hanefi bilginlerden umrenin, vitir namazı, kurban ve fıtır sadakası gibi vacip olduğu görüşünde olanlar da vardır.
Umrenin hükmü konusundaki ihtilaf; "Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın..." (Bakara, 2/196.) anlamındaki ayete getirilen farklı yorumlar ile bu konuda farklı rivayetlerin bulunmasından kaynaklanmaktadır.
Âyet-i kerime, farz olsun nafile olsun hac ve umre ibadetine başlanınca bu görevin yarım bırakılmayıp tamamlanması gerektiğini ifade ettiği gibi "Orucu akşama kadar tamamlayın" (Bakara, 2/187.) anlamındaki ayette olduğu gibi "hac görevini yerine getirin" (ekimü) anlamını da ifade eder.
İmam Şafii ve İmam Ahmed b. Hanbel, bu ayeti hac ve umre görevini yerine getirin şeklinde bir emir olarak anlamışlar, umrenin farz olduğu içtihadında bulunmuşlardır. Ayrıca şu rivayetleri de görüşlerine delil olarak almışlardır:
Hz. Aişe,
-"Ey Allah'ın Elçisi! Kadınların cihat yapması gerekli midir"? diye sormuş,
Hz. Peygamber aleyhisselatu vesselam,
-Evet, (onlara) içinde savaş bulunmayan cihat (yani) hac ve umredir gereklidir" buyurmuştur. (İbn Mâce, Menasik, 8, II, 968. Şirbînî, II, 206-207.)
"Umre küçük hacdır", (Muğnî, V, 14.)
Sahabeden Ebü Rezin el-Ukeyli,
- "Ey Allah'ın Elçisi! Babam ihtiyar bir insandır. Ne hac ve umre ne de yolculuk yapmaya gücü yeter. (Ne yapması gerekir)" diye sormuş,
Hz. Peygamber aleyhisselatu vesselam da,
-"Babanın yerine sen hac ve umre görevi yap" buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Menâsik, 26. II, 402. İbn Mace, Menasik, 10, II, 970.)
Umrenin farz olmadığı görüşünde olanlar ise;
"...Gücü yetenlerin haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır" (Al-i İmrân, 3/ 97.) anlamındaki ayette ve İslam'ın beş temel esasını beyan eden hadis-i şerifte umrenin geçmemiş olmasını umrenin farz olmadığına delil getirmişlerdir. Şu hadisleri de görüşlerine delil olarak zikretmişlerdir:
"Hac, farz, umre nafile bir ibadettir" (İbn Mâce, Menâsik, 8, II, 968. Tirmizî, Hac, 88. III, 270. Kâsânî, II, 226.Taberî, II, 2/212. Muğnî, V, 13.)
Cabir ibn Abdullah'ın bildirdiğine göre bir sahabi Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam'a
- "Ey Allah'ın Elçisi! Umre farz mıdır diye sormuş,
Hz. Peygamber aleyhisselatu vesselam da,
- "Hayır, umre yapman senin için daha hayırlıdır" buyurmuştur. (Taberî, II, 2/212.Tirmizî, Hac, 88. III, 270. Ahmed, III, 316. )
Umrenin farz olduğu içtihadında bulunanların görüşlerine delil olarak zikrettikleri hadiste geçen "umreye küçük hac" denilmesini "sevabını beyan içindir" şeklinde açıklamışlardır.
Abdullah ibn Ömer'in bildirdiğine göre Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam dört defa umre yapmış, (Tirmizî, Hac, 93. III, 275) umre yapılmasını teşvik etmiş ve;
"Umre, daha sonraki umreye kadar, ikisi arasında işlenen günahlar için kefifrettir. Allah katında makbul haccın karşılığı ise ancak cennettir" (Tirmizî, Hac, 90. III, 272.) buyurmuştur.
UMRENİN FAZİLETİ
Umrenin faziletine ilişkin bazı hadis-i şerifler vardır. Bunlardan ikisinin anlamı şöyledir: “Umre, diğer bir umre ile arasındaki günahları siler.” (Müslim, Hac, 437 Hadis No:1349) “Ramazan’da yapılan umrenin sevabı bir haccın sevabına denktir." (İbn-i Mace, Menasik, 45 Hadis No:2991)
UMRENİN YAPILIŞI
- Umre yapmak isteyen kimse; gerekiyorsa koltuk altı ve kasık kıllarını giderir, saç sakal tıraşı olur, bıyıklarını düzeltir, tırnaklarını keser ve boy abdesti alır, boy abdesti alma imkânı yoksa abdest alır, vücuduna güzel koku sürünür.
- Erkekler, atlet, kilot, çorap, elbise ve ayakkabılarını çıkarırlar. İzar ve rida adı verilen iki parça ihram örtüsüne bürünürler. Ridanın uçlarını birbirine bağlamak veya iğne ile tutturmak mekruhtur. Ayaklarına arkası ve üzeri açık terlik giyerler. Bele kemer bağlamada, sırta çanta almada ve şemsiye kullanmada bir sakınca yoktur. Kadınlar elbise ve ayakkabılarını giymeye devam ederler, başlarını açmazlar, yüzlerini de örtmezler.
- İhramın sünneti niyeti ile iki rekât ihram namazı kılarlar. Namazın birinci rekâtında Fatiha suresinden sonra "kafirun" suresini, ikinci rekâtında ise yine Fatiha suresinden sonra "ihlâs" suresini okurlar.
- Umre yapmak isteyen kimse afakî ise mikat sınırlarını geçmeden, Hıll bölgesinde ikamet ediyorsa bulunduğu yerde, Harem bölgesinde bulunuyorsa Hıll bölgesinde mesela Ten'im'e giderek ihrama girer.
"Allah'ım! Umre yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve onu kabul buyur" diyerek diliyle ifade edilmesi müstehaptır.
Niyet ettikten sonra,
"Buyur Allah'ım buyur! Buyur, senin hiçbir ortağın yoktur. Buyur, şüphesiz her türlü övgü, nimet, mülk ve hükümranlık sana mahsustur. Senin ortağın yoktur" diyerek telbiye getirir. Böylece ihrama girmiş ve ihram yasakları başlamış olur.
Mekke'ye varıncaya kadar vasıtalara binişte ve indiği yerde, kafilelerle karşılaştığında, şehirlere girdiğinde, akşam ve sabah, gece ve gündüz, vasıtada, yürürken, otururken, yatarken, ayakta iken, inişte, yokuşta, mekan değiştikçe ve farz namazların arkasından her fırsatta telbiye, tekbir, tehlil ve salavat-ı şerife yüksek sesle söyleyerek yolculuğuna devam eder.
Telbiyeyi her söyleyişte üç defa tekrarlamak, sonra tekbir, tehlil ve salâvat-ı şerife okumak müstehaptır.
- Mekke'ye yaklaşıp Harem bölgesine girince
Mekke'ye abdestli girmek sünnet, gündüz girmek müstehaptır.
- Mekke'de otele veya eve yerleşip dinlendikten sonra mümkünse boy abdesti, mümkün değilse abdest alır, yaya veya vasıta ile Mescid-i Harem'e gider. Yolda tekbir, tehlil, telbiye ve salavat-ı şerife getirir. Tevazu ve saygı ile
- Beytullah'ı görünce üç defa tekbir ve tehlil getirir ve şu duayı okur.
Bildiği başka duaları da okuyabilir. Tavafa başlamadan önce telbiyeyi keser.
- Hacer-i Esved hizasına gelir, yönünü ona döner, ellerini omuz hizasına kadar kaldırıp "Bismillah, Allahu Ekber" diyerek Hacer-i Esved'i selamlar, tekbir, tehlil ve tahmid getirir. Kalabalık değilse ve kimseye eziyet vermeyecekse Hacer-i Esved'i öper, kalabalık ise Hacer-i Esved'i öpmez. İstilam, sünnet, insanları itip kakmak ve eziyet vermek günahtır. Sünneti ifa etmek için günah işlenmez.
- Umre tavafı yapmaya niyet eder. Niyetini,
Tavafını, Ka'be'yi soluna alıp Hatim'in dışından dolanarak yapar. Her şavtta Rükn-i Yemani ve Hacer-i Esved'i uzaktan "Bismillah, Allahu Ekber" diyerek istilamda bulunur. Hacer-i Esved'i istilam, sünnet, Rükn-i Yemani'yi istilam ise müstehaptır. Rükn-i Yemani öpülmez, diğer köşeler istilam edilmez.
Tavaf sırasında mesnun duaları veya bildiği duaları okur ve sessizce tekbir ve tehlil getirir veya Kur'an okur.
Tavafın ilk dört şavtı farz; tavaf'ı cünüp, adetli ve nifas halinde değilken ve abdestli olarak yapmak, avret yerlerini örtmek, tavafı Ka'be'yi soluna alarak yapmak, tavafa Hacer-i Esved hizasından başlamak, tavafı Hatim'in dışından dolanarak yapmak, gücü yetenin tavafı yürüyerek yapması ve şavtı yediye tamamlamak vaciptir. Bunlardan biri terk edilirse dem gerekir.
Tavaf'ta ıztıba' ve ilk üç şavtta remel yapar.
Tavaf yedi şavta tamamladıktan sonra "Mültezem"de ve Hatim'de dua eder. Mümkünse Makam-ı İbrahim'in arkasında değilse uygun bir yerde iki rekat "tavaf namazı" kılar, bu namazı kılmak vaciptir. Namazdan sonra dua eder, peşinden zemzem içer ve Hacer-i Esved'i istilam eder.
- Umrenin sa'yini yapmak üzere Safa'ya gider. Yönünü Ka'be'ye döner, tekbir, tehlil, tahmid ve salât-ü selam getirir, dua eder. Sa'y yapmaya niyet eder. Niyetini,
Sa'yini yedi şavt olarak Safa'da başlayıp Merve'de bitirir. Sa'y yaparken mesnun duaları veya bildiği duaları okur ve sessizce tekbir ve tehlil getirir veya Kur'an okur. İki yeşil ışık arasında "hervele" yapar. Sa'yi tamamlayınca Merve'de dua eder.
Umre'nin sa'yi vaciptir. Terk edilirse dem gerekir.
- Berberde veya evde veya otelde saç tıraşı olur veya saçlarını kısaltır, böylece ihramdan çıkar ve bu şekilde umre ibadetini yapmış olur.
- Kadınlar, remel ve hervele yapmazlar. Tekbir, tehlil ve telbiyede seslerini yükseltmezler. İhramdan çıkmak için saçlarının ucundan parmak ucu kadar kesmeleri yeterlidir. Kadınlar adetli iken tavaf yapmazlar.
BAŞLIKLARLA UMRE İBADETİNİN YAPILIŞI
• [İhrama ‘Niyet’ ve ‘Telbiye’ ile girilir. Erkekler iki parça örtüye bürünür, ayaklarına terlik giyerler.]
• [Hacer-i Esved köşesinin hizasından başlayarak Kâbe’nin etrafında yedi defa dönmek/ Not. Hacer-i Esved’in baktığı karşı duvarda yeşil renkli bir lamba vardır.]
• [Tavaftan sonra iki rekât tavaf namazı kılmak. Sonra da kılınabilir.]
• [Safâ’dan başlayarak Merve’ye dört gidiş ve Merve’den Safâ’ya üç dönüş/ Not: Safâ tepeciğinin olduğu yer, Kâbe’yi çevreleyen Mescid-i Haram’da tekli minarenin olduğu yerdir. Diğer minareler çifttir.]
• [Erkekler saçlarının ucundan bir miktar -en az bir cm. kadar- keserek veya saçlarını dipten tıraş ederek, kadınlar da saçlarının ucundan bir miktar keserek ihramdan çıkarlar.]
Şekil olarak umrenin yapılışı, kısaca böyledir. İbadetler, Allah nasıl emretti ve Elçisi nasıl gösterdi ise öyle yapılır. Bu bakımdan ibadetlerin şekli ve yapılışı konusunda yapılacak aklî açıklamalar, nihayet bir yorumdan öteye geçmez. Şu kadar var ki, ibadetlerin görünen yönlerinin yanı sıra, çeşitli hikmetlerinin de varlığı inkâr edilemez. Dolayısıyla, onların şekillerinin ve yerine getiriliş biçimlerinin öğrenilmesi kadar, hikmetlerinin de anlaşılmaya çalışılması bir ihtiyaçtır. Özellikle de bünyesinde pek çok sembolik anlamlı davranış bulunan hac ve umre gibi ibadetlerin özünün ve ruhunun yakalanabilmesi açısından bu tür açıklamalar, ayrı bir önem taşımaktadır. Dıştan bakıldığında sembolik davranışlar şeklinde gözüken her fiil ve davranışın bir anlamı ve mü’mini eğitici ve bilinçlendirici bir yönü vardır. Şimdi bu fiil ve davranışlarla ilgili yapılmış bazı değerlendirmelere yer vermek istiyoruz.
• [Hacer-i Esved köşesinin hizasından başlayarak Kâbe’nin etrafında yedi defa dönmek/ Not. Hacer-i Esved’in baktığı karşı duvarda yeşil renkli bir lamba vardır.]
• [Tavaftan sonra iki rekât tavaf namazı kılmak. Sonra da kılınabilir.]
• [Safâ’dan başlayarak Merve’ye dört gidiş ve Merve’den Safâ’ya üç dönüş/ Not: Safâ tepeciğinin olduğu yer, Kâbe’yi çevreleyen Mescid-i Haram’da tekli minarenin olduğu yerdir. Diğer minareler çifttir.]
• [Erkekler saçlarının ucundan bir miktar -en az bir cm. kadar- keserek veya saçlarını dipten tıraş ederek, kadınlar da saçlarının ucundan bir miktar keserek ihramdan çıkarlar.]
Şekil olarak umrenin yapılışı, kısaca böyledir. İbadetler, Allah nasıl emretti ve Elçisi nasıl gösterdi ise öyle yapılır. Bu bakımdan ibadetlerin şekli ve yapılışı konusunda yapılacak aklî açıklamalar, nihayet bir yorumdan öteye geçmez. Şu kadar var ki, ibadetlerin görünen yönlerinin yanı sıra, çeşitli hikmetlerinin de varlığı inkâr edilemez. Dolayısıyla, onların şekillerinin ve yerine getiriliş biçimlerinin öğrenilmesi kadar, hikmetlerinin de anlaşılmaya çalışılması bir ihtiyaçtır. Özellikle de bünyesinde pek çok sembolik anlamlı davranış bulunan hac ve umre gibi ibadetlerin özünün ve ruhunun yakalanabilmesi açısından bu tür açıklamalar, ayrı bir önem taşımaktadır. Dıştan bakıldığında sembolik davranışlar şeklinde gözüken her fiil ve davranışın bir anlamı ve mü’mini eğitici ve bilinçlendirici bir yönü vardır. Şimdi bu fiil ve davranışlarla ilgili yapılmış bazı değerlendirmelere yer vermek istiyoruz.